Su Satarak 1.4 Milyar $'lık Marka Kurmak

İyi bir pazarlama stratejisiyle, sıradan bir ürünü sıra dışı bir markaya dönüştürmek mümkün. Liquid Death bunu yaptı. Peki senin markan neden yapamasın?

Merhaba,

Nvidia Çin için daha güçlü bir çip geliştiriyor, Google donanım yerine AI'ı vitrine koyuyor, OpenAI Hindistan'a açılıyor… Hepsi ve daha fazla gelişmeleri sizin için derledik.

Ayrıca bu hafta Pazarlama başlığı altında, bir su markasının nasıl 1.4 milyar dolarlık bir markaya dönüştüğünü anlatıyoruz. Ama bu sadece bir "başarı hikâyesi" değil. Bu, dikkat ekonomisinin, davranış biliminin ve altkültür sosyolojisinin mükemmel bir karışımı. Üstelik içeriği okuduktan sonra “benim markam da bu şekilde bir stratejiyle farklılaşabilir” diyeceksiniz. Çünkü Liquid Death’in yaptığı şey su satmak değil…
Bir kimlik yaratmak.

Hazırsanız, başlayalım 👇

🔍 Bu Haftanın Öne Çıkan Haberleri

📩 Haftalık Pazarlama, Teknoloji ve Yapay Zekâ Bülteni – 23. Sayı
🗓 Tarih: 17 - 23 Ağustos 2025

1) Nvidia, Çin Pazarı İçin H20’dan Güçlü Yeni Bir Çip Üzerinde Çalışıyor

ABD kısıtları nedeniyle kırpılmış H20’ye alternatif olacak yeni bir model için kulisler var. Bu adım doğrulanırsa, Nvidia’nın pazar uyarlaması konusunda ne kadar hızlı manevra yapabildiğini yeniden kanıtlar. Çin’e yönelik “özelleştirilmiş” stratejiler tüm yarı iletken ekosistemini yeniden şekillendiriyor.

2. Arm, Amazon’dan ÜSt Düzey Bir AI Yöneticisini Transfer Etti

Arm’ın “kendi çiplerini üretme” planlarını hızlandırmak için Amazon’dan bir AI yöneticisini ekibe kattığı bildirildi. Bu hamle, Arm’ın IP lisanslamanın ötesine geçip veri merkezi/cihaz tarafında daha derin dikey entegrasyona oynayabileceğini gösteriyor.

3. Oyun Stüdyolarında AI Ajan Kullanımı Artık Norm: %87

Google Cloud’un anketine göre geliştiricilerin ezici çoğunluğu AI ajanları üretim sürecine dahil etmiş durumda. Siz içerik/ürün üreten bir ekipseniz, “AI ile tekrarlı işleri otomatikleştir, yaratıcı kası serbest bırak” yaklaşımı artık sadece verimlilik değil, rekabet şartı.

4. Google: Yeni Telefon Tanıtımında Donanımdan Çok AI’a Işık

Google’ın lansmanında mesaj netti: farklılaşma donanımdan ziyade yapay zekâ özellikleri ile gelecek. Bu, “ürün ≠ cihaz; ürün = AI deneyimi” denklemine iyi bir örnek. Kendi ürününüzde AI’yı “özellik” değil “deneyimin omurgası” olarak kurgulamanız gerekiyor.

5. Apple, Kurumsal Dünyada ChatGPT Yapılandırmalarını Kolaylaştırıyor

Apple’ın yeni ChatGPT konfigürasyon seçenekleri, kurumsal dağıtımda veri/politika kontrolünü basitleştiriyor. iOS/Apple Intelligence ekosistemi içinde güvenli kullanım senaryoları hızlanacak; regülasyon hassasiyeti olan sektörler için güzel haber.

6. OpenAI Hindistan’a Resmen Açılıyor

OpenAI, Hindistan’da ChatGPT GO adlı daha düşük fiyatlı bir planı devreye aldı ve yıl bitmeden açılması hedeflenen Yeni Delhi ofisi için işe alımlara başladı. Gelişmekte olan pazarlarda fiyatlandırma & yerelleştirme stratejisinin önemini net biçimde hatırlatıyor.

7. Elon Musk’tan Otonomi Yarışının Hız Kesmediğine Dair Net Mesaj

8. Güney Kore, AI’yı Ulusal Kalkınmanın Temeline Oturtuyor

G. Kore AI yatırımlarını ülke stratejisinin merkezine koydu; 100 trilyon won’luk kamu‑özel fon gündemde. Bölgesel rekabette çıta yükseliyor

9. Meta – Midjourney ile Sanat Buluşuyor

Meta, generatif AI laboratuvarı Midjourney’in “estetik teknolojisini” lisanslayan bir anlaşma yaptı.

Pazarlama Stratejisi: Ters Köşe Markalama

Liquid Death, pazarlama tarihine girmesi gereken bir vaka çalışması. Çünkü burada satılan şey sadece bir teneke kutudaki kaynak suyu değil; bir dünya, bir kimlik, bir duruş… Ürünü “sağlıklı olmak sıkıcı olmak zorunda değil” diye konumlandıran bir marka nasıl olur da milyonlarca dolarlık yatırım alır, topluluğa dönüşür ve su kategorisini baştan yazar? Gelin, birlikte çözelim.

Mike Cessario, Liquid Death’i kurarken klasik su markalarının tersine gitti. Kurucu geçmişte Netflix’te içerik danışmanlığı yaptı. Aynı zamanda eski bir reklam yazarıydı. Yani bir su satıcısından çok, hikâye anlatıcısıydı. Marka, ilk başta kimse yatırım yapmazken yalnızca sosyal medya kampanyalarıyla büyüdü. Ve bu kampanyaların her biri, aslında bir içerik şovu gibiydi.

Kendi deyimleriyle:

“Bizim işimiz, insanların izlemek, paylaşmak ve gülmek isteyeceği içerikler üretmek. Su sadece bahane.”

Ve bu içerikler sayesinde su, viral bir ürüne dönüşüyor.

Bu yaklaşım, modern girişimcilik için hayati bir değişimi temsil ediyor:

Her girişim artık bir medya şirketi gibi düşünmek zorunda. Ürünü değil, hikâyeyi satmak zorunda. Çünkü dikkat artık paradan bile değerli.

İşte bu, modern çağın en önemli kavramlarından biri olan dikkat ekonomisinin ta kendisi. Çünkü artık mesele bir ürünü üretmek değil, dikkat çekmek. Yani ürününüzü kimse fark etmiyorsa, satmıyorsunuz demektir. Liquid Death bunu çok erken fark etti.

Tüm bunlar, Behavioral Insights Team (BIT) tarafından geliştirilen EAST Framework’ün temelleriyle örtüşüyor. İnsanların kararlarını etkilemek için içeriğin kolay tüketilebilir (Easy), dikkat çekici (Attractive), sosyal etkisi yüksek (Social) ve doğru zamanda (Timely) sunulması gerekir. Liquid Death’in kampanyaları tam da bu dört etkiyi birleştirerek büyüdü.

Liquid Death, özellikle Z kuşağına ve milenyumlara odaklanıyor ama bunu yaparken klişelere düşmüyor. Sağlıklı yaşamak isteyen ama aynı zamanda enerjik, “norm dışı” görünmek isteyen kitleye hitap ediyorlar.

Bu yaklaşım, pazarlamanın bir başka temeline dikkat çekiyor:
"Tüketici, ürünün içeriğinden çok onunla kendini nasıl tanımladığına göre satın alma kararı verir."

Liquid Death, kendini bir “su” markası olarak değil, bir kimlik simgesi olarak konumlandırıyor.

İnsan zihni her gün binlerce reklam mesajına maruz kalıyor. Bu ortamda markaların işi yalnızca güzel görünmek değil, fark edilmek. Peki bu marka neden bu kadar dikkat çekiyor? Çünkü davranış bilimini kullanıyor.

“Liquid Death” gibi agresif bir isim seçmesi, negativity bias yani “negatife duyarlılık” ilkesine dayanıyor. İnsan beyni, negatif uyaranlara daha çok dikkat eder. “Liquid Death” adının bile bu kadar çarpıcı olmasının sebebi bu. “Su” pozitif bir kavram, “ölüm” ise dikkat çeken bir tabu. Bu iki uç zıtlığın birleşimi, zihin için duraksatıcı ve hatırlanabilir.

Su gibi “iyi ve sağlıklı” bir ürünü “ölüm” temasıyla sunmak, insan zihninde bilişsel çelişki (cognitive dissonance) yaratır. İnsan zihni bu çelişkiyi çözümlemek ister ve bu süreçte markaya daha fazla dikkat harcar.

Daniel Kahneman’ın ortaya koyduğu gibi, insanlar kararlarını çoğunlukla hızlı, sezgisel ve duygusal sistemle verirler (Sistem 1). Yani satın alma kararlarının arkasında, çoğunlukla rasyonel gerekçeler değil, duygusal tetikleyiciler yer alır. Liquid Death, bu gerçeği pazarlama stratejisinin merkezine yerleştiriyor.

Tüm anlatım dili, genç kuşakların benimsediği “topluluğa aidiyet” temasını işliyor. Social Identity Theory (Sosyal kimlik teorisi). Liquid Death içen kişi, su içmenin bile “cool” olabileceğine inanır. Bu da ürünü değil, bir statü hissini satın almasını sağlar. Bu davranış, genç kitlelerin aidiyet arayışıyla örtüşür. Yani ürünü değil, bir sosyal kimliği satın alıyorsunuz. Markanın iletişimi “sizi anlıyoruz” değil, “biz de sizdeniz” diyor. Bu fark çok önemli. Tüketici samimi bir sesle konuşan markaları hızla benimser.

Su alırken kimse ürün etiketini okumaz. Bu bir mantık satın alması değil, alışkanlıkla gerçekleşir. Liquid Death bu alışkanlığı kırmak için “anlam” yarattı. Suyu “karakterli” bir içeceğe dönüştürdü. Marka, suyu bir rock konserinin yıldızına çevirdi. Elinde Liquid Death kutusuyla su içmek bir mesaj hâline geldi: “Ben sıkıcı değilim. Sağlıklı olmak, sıkıcı olmak zorunda değil.”

Bu stratejiler sadece davranışsal değil, aynı zamanda ekonomik olarak da sonuç verdi. Harvard Business Review’da 2022 yılında yayınlanan bir makale, sadık müşterilerin markayla ilgili paylaşım yapma olasılığının %67 daha fazla olduğunu ve bu kitlenin pazarlama maliyetini %40’a kadar düşürdüğünü ortaya koyuyor. Örneğin, ürün paketlemenizi sosyal medyada paylaşılmaya teşvik edecek şekilde yaparsanız eğer markanız için viralite oluşturur. Liquid Death, bunu paketlemesinden kampanyalarına kadar tüm temas noktalarında uygulayarak, ürününü sosyal medyada paylaşılabilir hâle getirdi.

Liquid Death'in yaptığı şey, aslında sessiz çoğunluğa ses vermekti. Cool görünmek isteyen gençler vardı. Vegan ama rockçı olan, sağlığına dikkat eden ama Metallica dinleyen bir kitle... İşte bu kitlenin dili konuşulmamıştı. Markanın yaptığı şey, onlara “biz de sizdeniz” demek oldu. Bu samimiyet, tüm kampanyalara yansıdı. Mizah, absürtlük ve şov ön plandaydı. Yaptıkları kampanyalarla “viral pazarlama = eğlenilebilir içerik” fikrini doğruladı.

Liquid Death hiçbir zaman yalnızca su satmadı. Bir duruş, bir hissiyat, bir medya anlatısı sattı.

“Sağlıklı Olmak Sıkıcı Olmak Zorunda Değil”

Klasik su markaları nasıl konumlanır? Saf, temiz, doğa dostu, lüks…

Liquid Death ise kirli, asi, metalci, gürültülü. Ve bu fark, onu markalaştıran şey. Metal konserlerinde bu su, gençlerin, sörfçülerin, punk’çıların, hatta TikTok gençliğinin elinde.

Rakipleri Fiji, Evian, Dasani gibi zarif markalar.

Liquid Death’in ise rakibi yok; çünkü aynı kulvarda kimse yok.

Bu yalnızca farklılaşmak değil, kategori lideri olmaktır. Çünkü zihinlerde yeni bir kategori açtığınızda, oranın kralı siz olursunuz. Bu da Al Ries ve Jack Trout’un yıllar önce söylediği bir şeyi yeniden doğruluyor: Zihinde ilk olmak, piyasada ilk olmaktan önemlidir.”

Altkültürleri Pazarlamaya Dönüştürmek

Liquid Death’in en büyük başarısı, altkültürleri pazarlama gücüne dönüştürmesinde yatıyor. Metal, punk ve skater kültürü tarihsel olarak ana akım markalara karşı mesafeliydi. Ancak Liquid Death bu kültürlerin sembollerini hem estetik hem de felsefe olarak benimsedi.

Bu sayede:

  • Markaya bağlı bir topluluk oluştu.

  • Marka, kullanıcı tarafından bir protesto aracı gibi sahiplenildi.

  • Herkesin değil, “bizim” markamız algısı oluştu.

Bu yaklaşım, markanın ticarileşmesini kolaylaştırdı. Çünkü insanlar artık markayı satın almıyor, markaya katılıyor. Bu büyük fark.

Mizah, Kimlik, Topluluk

Liquid Death’in başarısı sadece marka hikâyesiyle değil, karar alma süreçlerine hitap etmesiyle ilgili. Tüketicinin rasyonel değil, duygusal davrandığını unutmuyorlar:

  • Mizah, savunma duvarlarını yıkıyor.

  • Samimiyet, markaya güven duygusu katıyor.

  • Farklılık, hatırlanma ve tercih edilme sebebi oluyor.

Liquid Death’in kuruluş hikayesi, Mike Cessario’nun “sağlıklı ürünler neden bu kadar sıkıcı pazarlanıyor?” sorusunu yanıtlamak istemesiyle başladı. Festival tecrübesine dair efsaneler dolaşsa da, aslında suyu “asi” ve “eğlenceli” bir hale getirme fikri, kendi reklamcılık deneyimleri ve tüketici eğilimlerini gözlemlemesine dayanıyordu. Liquid Death’in çıkış noktası; suyu değil, algıyı dönüştürmekti. “Sağlıklı ürünler, mümkün olan en sıkıcı, kurumsal ve ilham verici olmayan şekilde pazarlanmaktadır.” sözü, bu vizyonun en net ifadesiydi.

İlk reklam kampanyalarını kendi cebinden ödedi. Yatırımcılar başlangıçta fikri “absürt” buldu. Ancak kampanyalar milyonlarca izlenme aldıktan sonra yatırım akmaya başladı. 2023’te 700 milyon dolar değerlemeye ulaştılar. Liquid Death, 2024 itibarıyla 1,4 milyar dolar marka değerine ulaştı. Artık ürünleri; Whole Foods, 7-Eleven, Amazon gibi dev zincirlerde yer alıyor.

Yani absürt bulunan fikir, şimdi bir kategori lideri. Artık sadece su değil, bir medya ürünleri şirketi olarak görülüyorlar.

Sonuç: Su Satmak Kolaydır, Anlam Satmak Sanattır

Liquid Death su satar gibi davranmadı. Anlam sattı. Topluluk sattı.

Kendi medya stüdyosunu kurdu, kullanıcıyı içeriğe ortak etti, sıradan bir ürünü sıra dışı bir deneyime dönüştürdü.

Bu marka hikâyesinden çıkarılabilecek birkaç güçlü stratejik fikir var:

Ürün değil, kimlik satın: Markanızın bir yaşam tarzı, bir "biz" hissi yaratıp yaratmadığını sorgulayın. Liquid Death’in sattığı su değil, “cool olma hissi.”

Zıtlık ve çelişki dikkat çeker: “Tatlı ama karanlık”, “sağlıklı ama asi”, “basit ama teatral”... Bu tür kombinasyonlar zihinsel boşluk yaratır ve dikkat toplar. Kendi markanızda böyle zıtlıklar yaratabilir misiniz?

Mizah ve içerik, yeni çağın reklamıdır: Dürüst, samimi, çarpıcı içerikler yaratmak artık banner reklamlarından çok daha etkili. Liquid Death, kendi medya şirketini kurmuş gibi hareket ediyor. Siz de içerik stratejinizi sadece “ürünü tanıtmak” üzerinden değil, bir topluluk yaratmak üzerinden kurgulayabilir misiniz?

Bu hikâye gösteriyor ki, sıradan bir ürün bile doğru strateji, güçlü hikâye, net bir konumlandırma ve cesur yaratıcılıkla global bir kültürel harekete dönüşebilir.

Ve işin güzeli? Bu stratejiler sadece çok büyük markalara ait değil. Siz de uygulayabilirsiniz. Yeter ki ne sattığınızdan çok, neden sattığınızı anlatın.

Ve bize şu dersi verdi:

Bugünün girişimcisi, yalnızca üretici değil, anlatıcı da olmak zorunda.

Çünkü dikkat ekonomisinde asıl kazanan, en iyi ürün yapan değil…

En iyi dikkat çeken, en iyi hikâyeyi anlatan ve en iyi kimliği inşa edendir.

Son olarak…
Eğer bu bültende anlattığımız stratejileri kendi işiniz için de uygulamak, pazarlama döngüsünü düzene koymak ya da işinizi sürekli tıkayan asıl sorunu birlikte tespit etmek isterseniz, 1-1 strateji görüşmeleri devam ediyor. Detaylar ve başvuru formu burada

Bu e-postayı yanıtlayarak da detayları öğrenebilirsiniz.

Bülteni daha da geliştirmemiz için önerileriniz ya da eklenmesini istediğiniz konular varsa bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Her hafta daha iyisini sunabilmek için sizin geri bildirimleriniz bizim için çok değerli.

Bu bültenin size değer kattığını düşünüyorsanız, işine yarayacağını düşündüğünüz bir arkadaşınıza ileterek onun da bu bilgilerden faydalanmasını sağlayabilirsiniz. Birlikte büyüyelim, gelişelim.

Okuduğunuz için teşekkür, haftaya yeni sayıda görüşmek üzere…

Miran / Pazarlama Kodları Ekibi

Reply

or to participate.