Her Şey Değişiyor. Takip Eden Değil, Yön Veren Olun.

Her girişim, bir medya şirketi gibi düşünmeli aynı zamanda her girişimci de kişisel markasını inşa etmelidir

Yapay zekâ destekli tarayıcılar Google’ın egemenliğini tehdit ederken, Elon Musk, Grok’u Tesla’lara entegre edeceğini duyurdu, Jack Dorsey’den internetsiz haberleşme aracı duyurusu geldi. Tüm bunlar bize şunu gösteriyor: Teknoloji artık sadece üretmiyor; yönlendiriyor, şekillendiriyor, özetliyor, kurguluyor. Aradaki her fazlalık adım, her aracı figür ya dönüşüyor ya da siliniyor.

Peki pazarlamada neler oluyor?

Influencer devri artık sadece rakamlar düşüyor diye değil; izleyici artık başka bir şey aradığı için sönüyor. İnsanlar yüz değil, bağ kurmak istiyor. Ve bağ kurmanın en kalıcı yolu hâlâ aynı: Sahneye sizin ve ekibinizin çıkması. Bu hafta pazarlama bölümünde artık neden kurucuların, ekiplerin ve markaların kendi medyasını kurup, kendilerini anlatması gerektiğine yer verdik.

Yani... “Aracıya ihtiyaç yok” çağı başladı.
İster bilgi arayın, ister ilham, ister müşteri; artık herkes doğrudan kaynağa ulaşmak istiyor.

Bu haftaki sayıda da size o kaynağı vermeye geldik.

Buyurun, birlikte bakalım👇

🔍 Bu Haftanın Öne Çıkan Haberleri

📩 Haftalık Pazarlama, Teknoloji ve Yapay Zekâ Bülteni – 18. Sayı
🗓 Tarih: 06 – 12 Temmuz 2025

1. Jack Dorsey’den İnternetsiz Haberleşme: BitChat

Twitter (X) kurucusu Jack Dorsey, BitChat adlı Bluetooth tabanlı decentral mesajlaşma uygulamasını duyurdu. Mesajlar, cihazlar arasında hoplayan, şifreli bir şekilde iletiliyor; internet gerektirmiyor ve merkezsiz yapıda. "Offline iletişim devrimi" denebilecek bu uygulama, çevrim içi dünyanın gözetim ve erişim risklerine karşı güçlü bir alternatif sunuyor. Gizlilik-temelli söylemler daha somut hale geliyor.

2. OpenAI, Google Chrome’a Rakip AI Destekli Tarayıcı Geliştiriyor

OpenAI, Reuters’a göre AI destekli bir web tarayıcısı üzerinde çalışıyor. Chromium tabanlı bu tarayıcı, ChatGPT benzeri arayüzde doğal dil desteği sunacak ve rezervasyon ya da form doldurma gibi görevleri kullanıcı adına halledebilecek. Ayrıca Perplexity’in yeni Comet adlı AI tarayıcısı da çıktı. Amaç kullanıcı düşünce hızında, sekmesiz ve entegre bilgi akışı sunmak. Tarayıcı devrimi AI üzerinden geldi. Artık bilgiler sadece okunmayacak, etkileşimli şekilde “yaşanacak.” Google’ın veri hâkimiyetine ciddi rekabet geliyor.

3. Alexa+ ile Amazon’un “ev yapay zekâsı” hızlı geliyor

Amazon’daki Panos Panay, geçen gün Alexa+’ın ilk kullanım verilerinden bahsetti. Çok sayıda Prime kullanıcısı katılımla, Amazon’un yeni AI enjeksiyonlu sisteminin aktif olarak test edildiğini söyledi. Alexa+ voice-first cihazlar, ekranlı ya da ekranız, akıllı ev deneyimini “tek merkezden” yönetmeyi hedefliyor. Bu da akıllı evde yeni bir paradigma demek.

4. Meta Güncel Reels Reklam Rehberini Yayınladı

Rehberde geçen bilgiye göre: Facebook ve İnstagramda geçirilen sürenin yaklaşık %60’ı videoları izlemek ile geçiyor. Diğer çarpıcı bilgi ise; yapılan ankete katılanların %85’i reels izledikten sonra bir işletmeyi takip ediyor ve %79’u da reels izledikten sonra bir ürün veya hizmet satın alıyor. Rehberin tamamı.

5. Linda Yaccarino X CEO’su Olarak Görevini Bıraktı

X CEO’su Linda Yaccarino, iki yıllık dönemin ardından görevi bıraktığını duyurdu.

6. Ferrari’den Rüzgarla Uçan Yelken Projesi: Hypersail

Ferrari, 30 milyon € bütçe ile gücünü rüzgar enerjisinden alan, 100-ft uçan yelkenli Hypersail’i tanıttı. 2026'da deneme sürüşlerine çıkacak bu yenilik, hem performans hem de sürdürülebilirlik odağında. Spor otomobil üreticisinin deniz aracı inovasyonu, endüstrinin sınırlarının yeniden çizildiğini gösteriyor.

7. Tayvan’daki Rüzgar Gücü: Yonga Üretimine Yeşil Enerji

Tayvan, yarı iletken fabrikalarını çalıştırmak için açık deniz rüzgar enerjisine yatırım yapıyor. Bu hamle, hem Çin gerilimi hem küresel tedarik zincirlerinin enerjiye bağımlığı göz önünde bulundurulduğunda stratejik bir adım. Yonga üretimini yeşil enerjiyle buluşturmak, bu ülkedeki teknoloji altyapısının sürdürülebilirliği açısından dönüm noktası olabilir.

Pazarlama Stratejisi: Influencer’lar yetmiyor. Ses sizde olmalı.

15. sayıda bir şeyi açıkça söylemiştik: Influencer marketing artık eski etkisini yitirdi. Artık insanlar bir ürünü tanıtanı değil, o ürünün neden var olduğunu anlatanı dinliyor. Tüketici, tavsiye peşinde değil. Bağ kurabileceği bir hikâye, güveneceği bir yüz, anlamlı bulacağı bir duruş arıyor. Ve tam da bu yüzden bugün size influencer döneminin düşüşünü değil, bu düşüşün işaret ettiği yeni stratejiyi anlatmak istiyoruz: Her girişim, bir medya şirketi gibi düşünmeli ve buna göre hareket etmeli. Aynı zamanda her girişimci de kişisel markasını inşa edip, bir etkileyici olmalıdır.

Bu çağda her girişim aslında bir medya şirketidir. Marka, ne sattığını bilmekten ziyade, neden sattığını güçlü bir sesle anlatmalıdır. GTM (go-to-market) planları artık sadece hedef kitle ve satış kanallarını belirlemekle yetinmiyor: aynı zamanda “biz kimiz, neye inanıyoruz, neden varız” sorularına da cevap vermeli. Influencer kampanyaları bu soruları geçici şekilde yanıtlayabilirken, gerçek algı inşası ancak kurucunun sahnedeki sesiyle gerçekleşir.

Influencer Çağı Bitiyor çünkü…

Son iki yılda influencer kampanyaları teknik olarak hâlâ büyüyen bir pazar gibi görünse de işin merkezinde ciddi bir sarsıntı var. Instagram’daki ortalama etkileşim oranı 2023’teki yüzde 2,18’den 2024 sonunda yüzde 1,59’a düştü ve bu, sadece “algoritma kaprisi” değil, izleyicideki doygunluğun göstergesi, Virtual influencer'lar da FOMO (kaçırma korkusu) yaratsa da gerçek karşılıksız (Influencer Marketing Hub). Beauty sektörünün Instagram’daki kazan-kazanç vitrini olarak görülen EMV’si de bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 28 geriledi (Vogue Business). Kantar’ın Media Reactions 2024 çalışması ise tüketicinin “reklam gibi duran reklamı” giderek daha az hoş karşıladığını, “doğal” görünen anlatılara kaydığını söylüyor (Kantar).

Ekranın öbür ucundaki kitle, başkalarının gündemine koşullu bir markayla bağ kurmak yerine, doğrudan markanın kendisiyle temas kurmak istiyor.

Bu karmaşa ortasında tek bir şey net: influencer marketing kampanyası artık lüks, pahalı, sürdürülemez bir kanaldan başka bir şey değil.

Neredeyse Her Şey Artık Kurucunun Sesine Bağlı

Bu kırılmanın tam ortasında founder-led stratejisi (kurucunun sesi)” devreye giriyor. Forbes verisine göre insanların yüzde 82’si, arkasında tanıdıkları bir yüz bulunan markalara daha fazla güven duyuyor (Edelman Trust Report). LinkedIn’de paylaşılan kurucu içerikleri, şirket hesaplarının ulaştığının beş ila on katı görüntülenme alıyor; etkileşim farkıysa yüzde üç yüzle beş yüz arasında (ReadSocialFiles). Sosyal ağ algoritmaları bunu “insani içerik” diye ödüllendirirken, beyin düzeyinde işler daha da ilginç.

Beyin Neden Kurucuyu Görmek İster?

Zajonc’un Mere Exposure Effect bulguları bize şunu söylüyor: İnsan beyni tekrar tekrar maruz kaldığı yüzleri tanıdık, dolayısıyla güvenli olarak etiketliyor. Bu da otomatik bir olumlu değerlendirme yaratıyor. Kurucunun düzenli görünürlüğü, takipçi kazanmak için değil, doğrudan güven inşa etmek için çalışıyor.

Bir başka güçlü etki de Psychological Ownership: Araştırmalara göre bir birey, kendisini bir markayla özdeşleştirdiğinde, “sahiplik hissi” geliştiriyor ve o markayı kendi kimliğinin bir parçası olarak görmeye başlıyor. Bu, sadakati, savunmayı ve ağızdan ağıza yayılmayı tetikliyor.

Daniel Kahneman ve Amos Tversky’nin Prospect Theory çalışmaları ise tüm bunların satın alma kararlarında nasıl etkili olduğunu açıklıyor: İnsanlar bağ kurdukları markalara rasyonel avantajları göz ardı ederek yöneliyor. Duygusal rezonans, mantığı geri plana atıyor. Hikâyesi olan kurucu, rakam anlatan reklamdan daha etkili oluyor. Çünkü o hikâye beynin karar merkezi olan limbik sistemde kodlanıyor.

Ve mesele sadece bilinç düzeyinde de değil. Processing Fluency adı verilen bilişsel ilke, kolay algılanan (örneğin net konuşan, sade anlatan bir kurucu) mesajların daha inandırıcı ve akılda kalıcı bulunduğunu gösteriyor. Yani basit, açık, sahici kurucu içerikleri hem görünür hem de etkili.

Selective exposure teorisi diyor ki; insanlar kendi inançlarına uygun içerikleri seçiyor ve dinliyor. Kurucu sahnede olunca, marka mesajı izleyiciyle mental rezonansa giriyor; bu yüzden dikkat çekiyor, çünkü “Kendimizi o hikâyede görüyoruz.”

Edelman’ın 2025 Brand Trust raporu, müşterilerin üçte ikisinin artık “ürünün fiyatı ve kalitesi kadar markaya duyduğu güveni” kritik gördüğünü belgeliyor. Bu güveni kiralık kitlelerle inşa etmek gittikçe zor; çünkü Influencer Marketing Hub’ın 2025 raporuna göre her iki büyük hesaptan birinde hâlâ şişirilmiş takipçi sorunu var ve izleyici bunu sezdiğinde ilişki kopuyor. Kahneman & Tversky’nin Prospekt Teorisi, duygusal bağın rasyoneli ortadan kaldıran gücünü ortaya koyuyor; anlatılan hikâye, mantıktan öte bir çekim alanı yaratıyor. Etkinlik bu kadar hızlı artıyor çünkü sosyal kanıt tetikleniyor. Etkileşim çoğaldıkça algoritmalar desteği genişletiyor.

Kaldı ki Petty & Cacioppo’nun ELM’sine göre, yüksek bilişsel çaba gerektiren mesajlar yerine, sahnedeki insan bir periferal ikna aracı olarak çalışıyor; çünkü kurucunun kişisel görünürlüğü otomatik itibar yaratıyor.

Tam da bu noktada her girişimin bir medya şirketi gibi davranması zorunluluk hâline geliyor. GTM (go-to-market) planında artık “hangi kanaldan satacağız” sorusu ile birlikte “nasıl bir anlatıyla sahne alacağız” sorusu da var.

Pratik sahne şöyle kuruluyor. Kurucunuz haftada en az iki üç kez kamera karşısına geçip kendi sürecini, hatasını, fikrini anlatıyor. Airbnb yeni özelliklerini Brian Chesky’nin kişisel akışından, OpenAI Sora’yı Sam Altman’ın hesabından duyururken erişimi katladı (ReadSocialFiles). Benzer şekilde SaaS tarafında erken aşama ekipler LinkedIn’de üç ayda düzenli kurucu içeriğiyle reklam bütçelerinin %70’ini kısıp aynı seviyede inbound lead topladı; HubSpot’un 2024 sahadan topladığı rakamlar bu modeli teyit ediyor.

İzleyiciye pratik değer sunmak elzem: öğrenilen bir pazar dersi, canlı ürün denemesi, içeriden rakam paylaşımı. Bu samimiyet, Petty ve Cacioppo’nun Elaboration Likelihood Model’inde tanımlanan “peripheral route to persuasion” üzerinden işler. Yani çok düşünmeden, sadece güvenilir ve yakın bulunan bir sesle, izleyici ikna olur. Sonra topluluğu oyuna alın: kurucunun içeriğine yorum yapan müşteriyi canlı yayına davet edin, beta sürümü tartışmaya açın, her yeni özellikte kullanıcı hikâyelerini merkezde anlatın. Sosyal kanıt böyle oluşur; algoritmalar da en çok etkileşim alan içeriği yukarı taşır.

Influencer devrinin yorgunluğuna karşı kurucu odaklı medya stratejisi yalnızca daha ucuz değildir; daha kalıcıdır. Çünkü marka, pazarda bir fikir ve bir yüz ile temsil edilince tüketici o fikri satın alır, yüzü hatırlar, fiyat indirimine bakmadan geri döner.

Tutarlı Ses = Algoritma + Sosyal Kanıt + Davranış Neuroscience

Etkileşim arttıkça sosyal kanıt ortaya çıkar ve algoritmalar bu içeriği yukarı taşır. Ek olarak, processing fluency (akıcı algı) sayesinde izleyici içeriği özümserken “bu kolay, bu güvenilir” düşüncesine geçer. Bu, bilinçaltı bir onaydır, ki satın alma kararının da ana besini budur.

Artık mesele bir pazarlama tercihi değil, bir kimlik inşası meselesi. Sahnedeki ses yalnızca duyulmaz; aynı zamanda güven verir, topluluk kurar, inanç yaratır. Siz kurucunuzun sesini sahneye çıkardığınızda, markanız sadece konuşmaz aynı zamanda yankılanır. Ve yankı, sadece takipçi değil, bağlılık doğurur. Sadakat yaratır. Tavsiye getirir. Yüksek bütçelere ihtiyaç duymadan büyüyen bir topluluk oluşturur.

Bugün hâlâ sadece influencer’larla algı yönetmeyi planlıyorsanız, yalnızca geçici bir dikkat satın alıyorsunuz. Ama kendi medya alanınızı kurar, markanızın anlatısını sahiplenir ve kurucuyu izleyici karşısına çıkarırsanız; yalnızca görünmezsiniz, aynı zamanda tanınırsınız. Sadece bilinen değil, hatırlanan ve konuşulan olursunuz.

Bu artık sadece ürününüzü satmakla ilgili değil. Bu, fikrinizin kimler tarafından temsil edileceğiyle ilgili. Ve bu temsil işini, artık kimse dış kaynaklara bırakmak istemiyor. Markasını başkasının ağzından konuşturanlar değil, kendi hikâyesini kendi anlatanlar kazanıyor.

Tam da bu yüzden, bu bülteni kapattığınızda sormanız gereken tek bir soru var:
Bugünden sonra markamın sesi gerçekten kim olacak?

Ve eğer bu sorunun cevabını gerçekten siz verirseniz, sadece bir iş kurmuş olmazsınız. Bir medya alanı, bir topluluk, bir etki ağı kurmuş olursunuz.
Ve işte bu, sadece pazarda olmak değil, pazarı yönlendirenlerden biri olmak demektir.

Bülteni daha da geliştirmemiz için önerileriniz ya da eklenmesini istediğiniz konular varsa bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Her hafta daha iyisini sunabilmek için sizin geri bildirimleriniz bizim için çok değerli.

Bu bültenin size değer kattığını düşünüyorsanız, işine yarayacağını düşündüğünüz bir arkadaşınıza ileterek onun da bu bilgilerden faydalanmasını sağlayabilirsiniz. Birlikte büyüyelim, gelişelim.

Okuduğunuz için teşekkür, haftaya yeni sayıda görüşmek üzere…

Miran / Pazarlama Kodları Ekibi

Reply

or to participate.