- Pazarlama Kodları
- Posts
- Bir Kozmetik Markasının İsyanı
Bir Kozmetik Markasının İsyanı
Yalan vaatlerle dolu bir sektörde, şeffaflık ve dürüstlükle global başarıya ulaşan bir markanın stratejisini inceliyoruz.

Merhaba,
Bu hafta teknoloji tarihine geçecek hamlelere sahne oldu. Microsoft kendi DALL·E’sini piyasaya sürdü, Google mobil cihazlarda 4K görsel üreten Nano Banana 2 modelini tanıttı, Amazon hem “Bazaar” adlı düşük fiyatlı alışveriş uygulamasını hem de yazarlar için yapay zekâ çeviri hizmetini duyurdu. ABD’de yapay zekâ kaynaklı işten çıkarmaları raporlama zorunluluğu getiren yasa tasarısı tartışılırken, hukuk ve veritabanı dünyasında da büyük dönüşüm başladı.
Yapay zekâ artık sadece kod yazan bir araç değil, ekonomilerin, sektörlerin ve mesleklerin dengesini yeniden kuran ana güç haline geliyor. Bu hafta teknoloji devleri, üretimden hukuka, buluttan iş gücü politikalarına kadar geniş bir cephede stratejik hamlelerle yeni dönemin kurallarını yazdı.
The Ordinary’nin başarı formülü sadece sade ambalajlar ya da uygun fiyatlar değildi.
Marka, davranış bilimi ve tüketici psikolojisini kusursuz bir stratejiyle birleştirdi.
Otorite etkisini tersine çevirdi, adil fiyat algısını kullandı, topluluk gücünü reklama dönüştürdü.
Biz de bu haftaki pazarlama bölümünde, The Ordinary’nin bu stratejisini derinlemesine analiz ediyoruz:
Tüketicinin zihnindeki güveni nasıl yeniden tanımladı, markaların öğrenmesi gereken en kritik davranışsal içgörüler nelerdi, ve kendi markanıza bunu nasıl uyarlayabilirsiniz?
Hazırsanız, birlikte inceleyelim 👇
🔍 Bu Haftanın Öne Çıkan Haberleri
📩 Haftalık Pazarlama, Teknoloji ve Yapay Zekâ Bülteni – 30. Sayı
🗓 Tarih: 02 - 08 Kasım 2025
1. AWS x OpenAI: Altyapı Oyunu Yeniden Yazılıyor
Amazon Web Services ve OpenAI, OpenAI’ın çekirdek yapay zekâ iş yüklerinin AWS üzerinde çalışmasını sağlayacak çok yıllı stratejik bir iş ortaklığı açıkladı. AWS, OpenAI’ın eğitim ve inference altyapısında ana sağlayıcılardan biri hâline geliyor.
OpenAI tarafındaki kapasite ve ölçek sorunları, artık sadece kendi data center’larıyla değil AWS’in global altyapısıyla çözülmeye çalışılacak. Siz SaaS ya da veri yoğun bir iş yapıyorsanız, “hangi bulut kiminle ittifak kuruyor” sorusu artık doğrudan maliyet ve performans sorunu. Orta vadede fiyatlandırma, hız ve bölgesel erişim gibi konularda bunun etkisini görürsünüz.
2. MAI-Image-1: Microsoft Kendi DALL·E’sini Piyasaya Sürdü
Microsoft, Bing Image Creator ve Copilot içinde çalışan kendi metinden görsele modeli MAI-Image-1’i duyurdu. Model, fotogerçekçi sahneler ve ürün görselleri konusunda hızlı ve yüksek çözünürlüklü sonuçlar üretiyor; Microsoft, bu modelin OpenAI modellerinin birkaç ay gerisinde olduğunu ama kendi ekosistemi için daha esnek olduğunu söylüyor. Stratejik açıdan bu, Microsoft’un OpenAI’a bağımlılığı azaltırken “kendi kapalı ekosistemini” kurma hamlesi. Tasarım, sosyal medya içerik üretimi ve reklam görsellerini in-house çözen ekipler için, lisans ve veri gizliliği tarafında yeni opsiyonlar anlamına geliyor.
3. Sora Android’e Geldi, Davet Kodu Bariyeri Kalktı

OpenAI, kısa videolar üretmeye yarayan Sora uygulamasını Android’de de yayınladı. Uygulama, ABD, Kanada, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Tayland ve Vietnam’da Google Play üzerinden indirilebiliyor. İlk gün neredeyse yarım milyon indirmeye ulaşan uygulama için OpenAI, davet kodu zorunluluğunu büyük pazarlarda kaldırdı. TechCrunch’ın aktardığına göre, OpenAI ekibi artık Sora’nın üretim kapasitesini monetizasyona çevirmeyi planlıyor; “cameo” gibi özelliklerle kullanıcıların kendilerini videolara eklemesi, TikTok benzeri remix kültürünü doğrudan AI ile birleştiriyor. Eğer siz içerik, eğitim, influencer pazarlaması ya da reklam işindeyseniz, bu tür uygulamalar “video prodüksiyon maliyeti”ni dramatik biçimde aşağı çekecek. Buradaki asıl soru video içeriği nasıl farklılaştıracağınız; üretmek değil, ayrışmak mesele olacak.
4. Google’dan Nano Banana 2: 4K Görsel Üretimi Cebe Geliyor

Google’ın popüler görsel üretim özelliği Nano Banana’nın yeni versiyonu Nano Banana 2 (iç adıyla GEMPIX 2) duyuruldu. Gemini 3 Pro Image altyapısını kullanan model, 4K çözünürlükte görsel üretimi, daha isabetli prompt yorumlamayı ve metin+görsel+çoklu görsel kombinasyonlarını destekleyecek. Özellik, ilk olarak Gemini uygulaması içinde ve sonrasında Google ekosistemine (Photos, Workspace, Android) yayılacak.
5. Amazon Kindle Translate: Yazarlar İçin AI Çeviri Dönemi
Amazon, bağımsız yazarlara yönelik yeni AI çeviri servisi Kindle Translate’i beta olarak başlattı. Şimdilik seçili KDP yazarları İngilizce-İspanyolca arasında ve Almancadan İngilizceye çeviri yapabiliyor. Hizmet, ekstra ücret almadan çok dilli e-kitap üretimini mümkün kılıyor ve çeviriyle yayımlanan kitaplar Kindle Unlimited ve KDP Select programlarına da girebiliyor.
6. ABD’de AI işsizlik Yasası: Şirketlere Raporlama Zorunluluğu Yolda
ABD Senatörleri Mark Warner ve Josh Hawley, şirketlerin ve federal kurumların yapay zekâ kaynaklı işten çıkarmaları Çalışma Bakanlığı’na düzenli olarak raporlamasını zorunlu kılan iki partili bir yasa tasarısı açıkladı. Tasarı, AI nedeniyle hangi işlerin kaybolduğunu, hangi alanlarda yeniden eğitim verildiğini ve yeni iş alanlarının nerede açıldığını izlemeyi amaçlıyor.
7. DeepSeek’ten uyarı: “5–10 Yıl İçinde Büyük İş Kaybı Görebiliriz”
Çinli AI şirketi DeepSeek, uluslararası çıkışını yaptığı Ocak 2025’ten bu yana ilk kez büyük bir sahneye çıkarak Wuzhen Dünya İnternet Konferansı’nda konuştu. Kıdemli araştırmacı Chen Deli, AI’nin kısa vadede verimlilik sağlayacağını, ancak 5-10 yıl içinde ciddi iş kayıpları ve 20 yıl içinde toplumsal krizler doğurabileceğini söyledi.
8. Legora Portal: Hukuk Dünyasında Müşteri İlişkisi Yeniden Tasarlanıyor
Stockholm merkezli legal-tech girişimi Legora, hukuk büroları ve kurum içi hukuk ekipleri için yeni bir iş birliği platformu olan Legora Portal’ı duyurdu. Portal, dosya paylaşımı, izin yönetimi, görev akışları ve AI destekli doküman analiziyle, müvekkil-ofis ilişkisini tek bir arayüze taşıyor. Bu, avukatlık gibi “insan temelli” görünen bir mesleğin bile, aslında süreç ve veri işine dönüştüğünün göstergesi.
9. Oracle AI Database 26ai: Veritabanı Tekrar Merkeze Oturuyor

Oracle, 23ai’nin yerini alacak yeni “AI-native” veritabanı 26ai’ı duyurdu. Vektör veri tipleri, yerleşik RAG (retrieval-augmented generation), agentik iş akışları ve Iceberg tabanlı AI Lakehouse ile, “LLM + ayrı vektör veritabanı + ayrı lakehouse” yapısını tek katmanda toplama iddiasında.
10. Nvidia, Blackwell Talebini “Çok Güçlü” Diye Özetledi
Nvidia CEO’su Jensen Huang, yeni nesil Blackwell GPU’lara yönelik talebin “çok güçlü” olduğunu ve TSMC’den wafer talebinin agresif biçimde arttığını söyledi.
11. Amazon “Bazaar” ile TikTok ve Temu’ya Rakip Oldu
Amazon, gelişmekte olan pazarlarda (Hindistan, Brezilya, Meksika, Endonezya gibi) düşük fiyatlı, bağımsız bir alışveriş uygulaması olan Amazon Bazaar’ı duyurdu. Uygulama, Çin merkezli Temu ve Shein benzeri bir formatta: düşük fiyat, sosyal keşif, mikro satıcı ekosistemi ve AI destekli ürün önerileriyle çalışıyor. Stratejik olarak Amazon’un hedefi, Prime kullanıcılarından bağımsız bir kitle yaratmak ve “fiyat odaklı, eğlenceli alışveriş” segmentinde konum almak.
12. SpaceX Starlink 8 Milyon Kullanıcıyı Geçti, Havayolları İçin Spektrum Aldı
Starlink artık 8 milyonun üzerinde aktif kullanıcıya ulaştı ve yeni alınan spektrum lisanslarıyla havayolu bağlantılarında hızını üç kat artırmayı hedefliyor. Yeni dönemde, uçuş içi bağlantı hizmetlerinde SpaceX, Inmarsat ve Viasat gibi devlerin önüne geçecek.
Pazarlama Stratejisi: The Ordinary
“Güzellik endüstrisi sizi bilinçli olarak kandırıyor. Biz sadece bunun fişini çektik.”
Bu cümle bile markayı bir “isyan markası”na dönüştürdü.
The Ordinary’nin hikayesi, sadece başarılı bir cilt bakım markasının değil, tüketici psikolojisini kökten değiştiren bir stratejinin hikayesi. Çünkü bu marka, insan davranışını diğerlerinden daha iyi okudu. Cilt bakım sektörünün onlarca yıldır bastırdığı bir duyguyu fark etti: tüketici artık kandırılmak istemiyordu.
Kurucusu Brandon Truaxe, yazılım mühendisliği geçmişiyle, güzellik sektörüne tamamen dışarıdan geldi. Bu avantajı zekice kullandı; endüstriye “içeriden” değil, “dışarıdan” baktı. İlk gözleminde fark ettiği şey şuydu:
Markalar bilerek ürünleri karmaşıklaştırıyor, bu karmaşıklık üzerinden bir otorite yaratıyor ve yüksek fiyatları meşrulaştırıyordu. Bu, davranış biliminde “otorite etkisi” (authority bias) olarak bilinen bir olguydu insanlar, karmaşık ve bilimsel görünen şeylere daha fazla inanma eğilimindedir. The Ordinary bu etkiyi tersine çevirdi. Karmaşayı ortadan kaldırarak otorite kazandı. Basitlik, onun yeni gücü oldu.
Markanın stratejisi “radikal şeffaflık” üzerine kuruldu. Ürünlerde kullanılan aktif bileşenler, hiçbir filtre olmadan etikete yazıldı. Üstelik ürün isimleri bile laboratuvar çıktısı gibiydi. Bu yaklaşım, tüketicinin beyninde güven duygusunu tetikleyen “bilişsel tutarlılık” (cognitive consistency) ilkesini harekete geçirdi. Yani, ürünün sade görünümüyle mesajı arasında bir çelişki yoktu. Sade ambalaj, sade dil, sade fiyat. Beyin bunu tutarlı buldu ve güven duydu.

Bir diğer akıl dolu strateji, fiyatlandırma psikolojisiydi. The Ordinary lüks markalarla aynı içerikleri çok daha düşük fiyatlara sundu. Ancak bunu “ucuz” görünerek değil, adalet duygusunu öne çıkararak yaptı. Bu fark, davranış biliminde “adil fiyat algısı” (fairness bias) olarak geçer.
İnsanlar sadece fiyatın düşük olmasına değil, fiyatın adil olup olmadığına tepki verir.
The Ordinary’nin mesajı netti: “Biz sana kandırılmadığın bir fiyat sunuyoruz.”
Bu, tüketicinin içinde yıllardır biriken öfkeyi tatmin etti. Ve bunun sonucunda, marka bir “harekete” dönüştü.
Truaxe’in iletişim biçimi de klasik CEO’lardan tamamen farklıydı. O, kurumsal değil doğal, samimi konuşuyordu. Sosyal medyada samimi paylaşımlar yapıyor, bazen marka adına alışılmışın dışında açıklamalarda bulunuyordu. Bu davranış, markayı “soğuk bir kurum” olmaktan çıkarıp, empatik bir karaktere dönüştürdü. Marka kişiliği teorisinde, The Ordinary’nin “samimi” (sincere) arketipe ait olduğu söylenebilir. Yani, gösterişsiz ama güvenilir.
Sosyal medya stratejileri, markanın bu kimliğini güçlendirdi. Hiçbir zaman klasik influencer reklamlarına yönelmediler. Çünkü bu, markanın “gerçeklik” iddiasına zarar verebilirdi.
Onun yerine kullanıcı topluluklarına yatırım yaptılar. Reddit, SkincareAddiction, YouTube yorumları, TikTok içerikleri… Kullanıcılar ürünleri deneyip deneyimlerini paylaştıkça, markanın sesi onlar oldu. Bu, davranış biliminde sosyal kanıt (social proof) prensibinin mükemmel bir kullanımıydı. Marka, kendi adına konuşan binlerce mikro elçiye sahipti hem de hiçbirini para ödemeden.
The Ordinary ayrıca tüketici alışkanlıklarını değiştiren bir “öğrenme süreci” de yarattı.
Cilt bakım rutinini “çok adımlı ritüel” olmaktan çıkarıp, “doğru bileşen kombinasyonu”na dönüştürdü.
Tüketiciye sadece ürünle birlikte bilgi de sundu. Bu, öğrenme yoluyla sadakat (educational loyalty) olarak adlandırılır. Bir marka tüketicisine yeni bir bilgi kazandırdığında, o bilgiyle birlikte duygusal bir bağ da yaratır.
The Ordinary’nin topluluğu, bir markanın değil bir bilginin parçası olduğunu hissetti.
Bu yüzden kullanıcılar sadece müşteri değil, savunucu (advocate) haline geldi.
Marka kriz yönetiminde bile aynı stratejik tutarlılığı korudu.
2018’de Brandon Truaxe’in davranışları tartışma yaratmaya başladığında bile, The Ordinary topluluğu markayı terk etmedi.
Çünkü markaya duyulan güven, bir kişiye değil, fikre dayalıydı.
Bu da marka sadakati piramidinin en üst basamağı olan “değer temelli bağlılık” seviyesine ulaştıklarının göstergesiydi.
Markanın estetik dili de tesadüf değildi.
Steril, farmasötik, bilimsel bir kimlik tam olarak “yüksek güven” hissi yaratmak için seçilmişti.
Bu, priming etkisi olarak bilinen bir psikolojik prensiple ilgilidir.
Bir nesnenin görünümü, onun güvenilirlik algısını doğrudan etkiler.
Ambalajın tıbbi bir ürün gibi görünmesi, bilinçaltında “etkilidir” inancını pekiştirdi.
Bu detay, satışa giden yolda fark edilmeyen ama belirleyici bir etkendi.
Son olarak, The Ordinary’nin başarı formülünü birkaç stratejik başlıkta özetleyebiliriz (ama hikayeyi bozmadan):
Marka, dürüstlüğü ticari bir avantaj haline getirdi.
Bilimsel sadeleştirmeyi iletişim dili yaptı.
Topluluk etkisini reklamdan daha güçlü bir mecra olarak kullandı.
Ve en önemlisi: duygusal dürüstlüğü satış stratejisine entegre etti.
Bugün hâlâ birçok marka The Ordinary’nin formülünü kopyalamaya çalışıyor, ama eksik yaptıkları şey şu: The Ordinary hiçbir zaman “hikaye satmadı.”
O, hakikati sadeleştirerek hikaye haline getirdi.
Bu yüzden hem bilimsel doğruluk hem psikolojik güven aynı potada eridi.
Sözün özü insan davranışını anlamadan, iyi bir strateji kuramazsınız.
İnsanlar güvendikleri ürünleri satın alır. Bu nedenle bir markanın en büyük pazarlama stratejisi, insan doğasını anlamaktır.
Bülteni daha da geliştirmemiz için önerileriniz ya da eklenmesini istediğiniz konular varsa bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Her hafta daha iyisini sunabilmek için sizin geri bildirimleriniz bizim için çok değerli. Bu bültenin size değer kattığını düşünüyorsanız, işine yarayacağını düşündüğünüz bir arkadaşınıza ileterek onun da bu bilgilerden faydalanmasını sağlayabilirsiniz. Birlikte büyüyelim, gelişelim. Okuduğunuz için teşekkür, haftaya yeni sayıda görüşmek üzere… Miran / Pazarlama Kodları Ekibi |
Reply